Ayşenur Arslan Günün Köpüğü’nde yazdı: CHP’ye saldırının şifreleri

Haberlerde ayrıntısıyla yer verildi. İşin özeti şu: Anayasal kurumların denetleyip onayladığı bir kurultay Erdoğan 1 Şubat günü gündeme taşıyınca birden bire “ŞAİBELİ” diye hedefe kondu. Başsavcılık derhal soruşturma açtı. Kemal Kılıçdaroğlu ifadeye çağırıldı.

Özet bu: İşin özüne gelince; Fatih Altaylı’nın tam da bugün paylaştığı yazıyı hatırlatmak isterim.
Altaylı, Erdoğan’ın eski bir siyaset arkadaşının anlattığını şöyle aktardı:

“Ben beyefendiyi çok yakından tanıyan biri olarak, bir uzmanı olarak söylüyorum, Tayyip Bey İmamoğlu’na asla bir yasak getirmez. Ben onu çok iyi bilirim. Emin olunuz ki, İmamoğlu’na asla bir yasak getirmeyecektir. O treni kaçırdığının farkındadır.

Eski Tayyip Erdoğan olsa idi, 31 Mart seçimlerinden önce getirirdi. Ama getiremedi. Şimdi o da görüyordur durumu. İmamoğlu’na yasak getirse CHP Karadeniz yaylalarından bir çoban bulup aday yapsa seçilir. Fark da 15 puandan az olmaz.”

AKP’li ya da Erdoğan’ın yakini olmak gerekmez. İktidarın nasıl bir darboğazda olduğunun herkes farkında. İmamoğlu’nu yasaklatamıyorsa lekelemek yeni bir alan açabilir. CHP’nin cumhurbaşkanı adayından oyların bir bölümünü kaçırtabilir.

Tıpkı “EKMEK İÇİN EKMELEDDİN” vakasında olduğu gibi! Ya da iktidarın da muhalefetin de üstüne gitmediği “MÜHÜRSÜZ OYLAR” faciasında yaşadığımız gibi!

Mühürsüz pusulalar vakasını belki çooook ileride çözebilir, perde arkasını aydınlatabiliriz. Oysa Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı apaydınlık karşımızdaydı.

Anlatmaya bir tanıklık ile başlayacağım: 2014 mayıs sonu ya da haziran başı Eskişehir’in efsane başkanı Yılmaz Büyükerşen’in telefonu çalar. Arayan CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’dur. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için “eğer kabul ederse” onun adını vereceklerini söyler. Büyükerşen “şeref duyarım” der. Ve beklemeye başlar.

Birkaç gün sonra Kılıçdaroğlu açıklama yapmak üzere kameraların karşısına geçer. Ancak duyurduğu isim bambaşka, CHP’li seçmenin tanımadığı Ekmeleddin beydir.

Kısa sürede medya neler olup bittiğini öğrenir. Benim kulağıma gelenlerle birlikte nasıl bir süreç yaşandığı ortaya çıkar:

“Büyükerşen ismi partide konsensus ile belirlenmişti. Ama bir anda rota değişti. Önce MHP’nin önerisi denilen Ekmeleddin İhsanoğlu’na yöneldi. MHP bu iddiayı reddetti. Benim kimi kaynaklardan öğrendiğim kadarıyla, bu isim gerçekten MHP tarafından önerilmemişti. Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın “fikri” olarak Kılıçdaroğlu’na iletilmişti.”

Hani bazen espri olarak söylenir “tanısanız seversiniz” diye.

Kılıçdaroğlu neredeyse bundan ibaret bir açıklama ve MHP’nin ortaklığıyla adayı açıklayıp bombayı teşkilatın kucağına bırakıverdi.

Sonrasında partide kimsenin sürece dahil edilmediğini, iki kişiden başkasının bu ismi bilmediğini kendisi itiraf etti. Partisi de “kol kırılır yen içinde kalır” düsturu ile “tanısanız seversiniz” diye yola koyuldu.

Derken.. Aradan yıllar geçip, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı yeniden gündem olunca parti kucağında bir başka bomba buluverdi.

Kılıçdaroğlu, Mustafa Sarıgül’ün eski partisindeki yardımcısı Fırat Bozfırat’ın satın aldığı KRT’de canlı yayın konuğu oldu. Erdoğan’ın “şaibeli kurultay” iddiasının sorulması üzerine de şunları söyledi:

Sayın Genel Başkanın çok açık bir açıklama yapması lazım. Erdoğan’ın bu kadar partinin üstüne gelmesinin gerekçesi ne onu da bilmiyorum, partinin bu kadar sessiz kalmasını da anlamakta güçlük geçiyorum. Bu beni rahatsız ediyor. CHP, 100 yılı aşan bir partidir. CHP, kirliliği kabul etmez. Açık ve net bir açıklama yapmıyorsanız, e sükut ikrardan gelir, o zaman başka bir şey var demektir burada. Bir şey varsa, kesinlikle partinin kirlilikten arınması gerekir”

Peki, tamam! Ama önce ne yapmak gerekiyor biliyor musunuz?

Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin vakasından altılı masaya, kurultay salonuna Emir Sarıgül’le girmesinden bu son açıklamasındaki suçlayıcı üsluba kadar sayısız soru işaretine yanıt vermeli. Hatta açık ve net bir açıklama ile özeleştiri yapmalı.

Sonra da emekliye ayrılıp köşesine çekilmeli.

NOT: Farkındayım, bende alışık olmadığınız sertlikte bir yazı oldu. Ancak Türkiye öyle kritik bir yolda ki lafı dolandırmanın, kibarlığın yeri yok artık.
Bu yüzden hafta içinde günün köpüğünü almak üzere karşınıza çıktığımda “ne olmuş bu kadına demeyin!”

Related Posts

Rusya ABD hattında sıcak temas! Putin ile Trump telefonda görüştü

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gün içinde saat vererek ABD Başkanı Donald Trump’la telefonda görüşeceğini duyurmuştu. İki lider arasındaki görüşme gerçekleşti. AÇIKLAMAYI RUS BASININA YAPMIŞTI Putin açıklamayı, Moskova’da bir sergi merkezini …

“Ağzına telefon sokulan dayı”nın AKP pişmanlığı

Yıllar önce bir sokak röportajında telefonunu muhabirin ağzına sokmaya çalıştığı anlarla hafızalara kazınan vatandaş, yeniden gündemde. Aynı isim, katıldığı yeni bir sokak röportajında AKP’ye oy verdiği için pişman olduğunu söyledi. Yorumları, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.

Bali açıklarında feribot battı: En az 61 kişi kayboldu

Bali adası açıklarında feribot battı, en az 61 kişinin kaybolduğu bildirildi. Arama kurtarma çalışmalarında şu ana kadar 4 kişi sağ olarak kurtarıldı.

Tarihi rapor şok etkisi yarattı: İngiliz sömürgeciliği soykırım olarak tanındı

Avustralya, Victoria eyaletinde kurulan Yoorrook Adalet Komisyonu, İngiliz sömürgeciliğinin eyalet yerli halkı üzerindeki etkilerini dört yıl boyunca süren titiz bir çalışmayla inceledi. 2021’de kurulan ve Avustralya’nın ilk resmi “hakikat arayışı …

Husilerden İsrail’e füze saldırısı: Hava savunma sistemleri devreye girdi

İsrail ordusu, Yemen’den fırlatılan bir füzenin ve ülkenin farklı bölgelerinde uyarı sirenlerinin çalmasına neden olduğunu bildirdi. Ordudan yapılan açıklamada, füzenin hava kuvvetleri tarafından engellendiği kaydedildi.

Filipinler’in Metro Manila feci yangın! En az 1.000 kişi evsiz kaldı

Filipinler’in Metro Manila kentinde, düşük gelirli ve yoğun nüfuslu bir mahallede 2 Temmuz sabahının erken saatlerinde çıkan büyük bir yangın, birçok evi küle çevirdi.